bitti...
Akyaka son durak..
Toplam yol: 513 km
Plana göre bu sabah Akyaka'da uyanacaktık ama Datça - Marmamis yolunun zorluğundan ve havadan dolayı Marmaris'te istemeye istemeye kalmak zorunda kalmıştık.
Güne sıcacık(!) odamızda başladık, 06:30 gibi yola koyulduk. Marmaris ilginç bir yer, Muğla tarafına da Datça tarafına da gitmek için tırmanmak gerekiyor. Yola çıktıktan 10 dk sonra hemen tırmanmaya başladık ve 5,5 km tırmanışı bir kaç nefes molası ile tamamladık. Yol kenarında birkaç çeşme var. Bu arada yol boyunca yamaçlardan sızan su görülmeye değer.
Tırmanışın bitmesinden sonra güzel bir iniş ile düzlüğe iniliyor ve sonrası 25 km kadar düz yol.
Biz tabi yolun gerisini tahmin ettiğimiz ve saat oldukça erken olduğu için sallanmaya başladık hemen. İkinci gördüğümüz kahvaltıcıya girip demliğimizi aldık, doyana kadar çay içtik. Çıkışta ben yine erken hazırlanıp yola çıkmıştım ki karşıda bir bisikletli gördüm ve seslenmem ile durdu. Tanıştığımız kişi Stephen Allen idi, Stephen bir epilepsi hastası ve hastalığa farkındalık sağlamak, epilepsi hastalığı için ayrılan kaynakları artırmak için kurulan kar amacı gütmeyen "Seize The World" vakfının yöneticisi ve bisikletçisi. Kendisi Kolorado eyaletinden yola çıkıp Portekiz Fransa ve Yunanistan üzerinde gelmiş, Suriye'ye gidiyordu. Bira bulamadığımız için soğuk birşeyler içerek sohbet ettik, adreslerimizi aldık verdik ve vedalaştık.
Stephen ile ayrıldıktan sonra yine sallana sallana Akyaka'ya giriş yaptık. Ve hayalimdeki üzere Yücelen Otel'in önündeki masalarda 513. km şerefine biralarımızı yudumladık.
Sorunsuz bir yolculuk olduğu için birbirimizi tebrik ettik.
Hayal kurmaktan ne çıkar, Atina'ya selam..
Yolda ve yolda iken bize yardımcı olan herkese, SDS'den Ogün ve Serkan'a, izin konusunda anlayışlı davranan Cem Bey'e, Cafer'e , Antep Fıstıklı Tadımca'ya ve iphone 'a teşekkürler..
dünyada bir yerdeyim ben
yol kenarlarındaki su birikintilerindeyim
yerim yurdum yoktur benim
yarim yurdum yoktur benim
sadece gökyüzüne göreyim
uzak yerler çeker beni
isterim ki gemilerle gideyim
bugün burda şarkılar söylerim
ben kendime şarkılar söylerim
ama yarın hiçbir yerdeyim...
Bugünkü toplam mesafe: 33km
Rota: Marmaris -> Akyaka
19 Haziran 2009 Cuma
zaman:
02:37
9. Gun (19 Haziran 2009)
18 Haziran 2009 Perşembe
zaman:
21:59
8. Gun (18 Haziran 2009)
Yeni favorim Resadiye yarimadasi.
Youlumuz cok uzundu ve sicaklardan iyice bubalmistik, biz de sabah 5'de yola cikmaya karar verdik.Hazirlan cik derken saat 05:20 gihi yoldaydik. Firinlardan gelen guzel guzel kokulari geride birakqrak hizla Datca'dan uzaklastik. Kekik kokusu guzeldir, herkes de sever, ancak deniz kokusu ike karismis, yogun kekik ve cam kokusu beni bendn aldi. Ilerlerken, Datca'dan cikarken, solda yel degirmenleri ve ruzgar santrqllari var. Bunlardan sonra tirmanis basliyor. Sabahin da erken olmasiyla, kekik kokusunu icime cektikce rampalari tirmandim. Datca Datca-Marmaris yolu, Marmaris'e varana kadar oldukca issiz. Yoldaki Aktur'un tesisleri gorulmeye ve kalinmaya deger, hatta fotograflara bakin uzun sure kalinmaya deger, bir kenara yazdim, firsatim olursa muhakka.
Bu arada, yolda giderken arada sunu konusuruz, bu yol guzel, gectigimize deydi, tam bisikletlik vs. Burasi icin ise yol boyunca sunu dusundum; degil bisiklet binerek, bo yoldan gecmek ve guzelliklwrini yasamak icin yuruyerek gecmek lazim. Uzun yol yuruyusculerini simdi anliyorum. Bu arada bir ara yazmayi dusundugum neden bisiklet yazisinabda giris yapmis oldum.
Saat 09:30'a kadar 32 yol alarak bizim vaha dedigimiz "Soguk Su" ya geldik. Burada gozleme yedikten sonra tola devam ettik, etmeye calistik.. Yololdukca zorlu ve uzun sure tirmandiriyor. Bir onceki gun "Marmaris'e kadar surekli inis " diyen kisiye biz feeibottan inecgiz nasil surekli inis olur derken suphelenmistok zaten. Neyse biz tirmandikca tirmandik, en sonunda 3 km kadar, 55 km hiz yaptiimiz bir inis ine maalesef yine deni seviyesine yaklastik. Ben bir ara Inbuku diye Miili Parklar'in bir mesire yerini gordumse de pek onemsemedim. Ancak fotofraflardan da gorebilfeginiz goruntuyu gorunce o indigim dik yokuslardan birinj de cilmayi goze alarak tekrar o girise gidip asagj indim. Hayatimda denjze girdimgim en guzel yerlrden biri.. Anlatamam pek. Umdugumuzun aksine tesis olmadigi icin ac kalsak da iki kafadarin menemenine dadandik, ac kalamdik. Yuz mere suya girip ciktiktan sonra yaklasik bir kmlik yokusu tirmanip tekrar yola koyulduk. Yol yine bol cikisli bol inisli idi, yine susuz kalip Jandarma markete kadar geldik. Sonasini nasilsa 10 km kaldi diye sallnirken onumuE cikan yokuslar ilw zehir etsek de, Marmaria inisi tun dertlerimizi unutturdu, tam sehrin girisinde de bu garip ilce hemen bize mwrhaha dedj ve Birkan'in tekerine comak soktu, ucuz atlattik.
Sona sahilde yemek yiyecek bir yer arama, sonra kalacak yer arama, Marmaris'ten nefret etme, saatlim de verilen (!) bir pansiyonda kalmama ama, aile pansiyonu adi altinda isletilen bir multeci kampinda sicacik bir ortamda 23:00'de uyuma..
Guzel baslangic, muhteşem bir yol, kotu bitis...
Toplam mesafe: 88km
Rota: Datça -> Marmaris
7. gun (17 Haziran 2009)
Penceremin perdesini havalandiran ruzgar harcadi yine bizi.
Bir onceki gun mekani bulunca biraz takilalim demistik Pitos'da, cok gec saate, 9:00'a kadar uyuduk:)
Guzel bir kahvalti cay ustune cay bolca su ve kitap derken saat 3 gibi yola koyulduk. 17:00 feribotuna rahat rahat ulasacagimiz 32 km'lik rahat bir yolculuk beklerken cok guzel bir yol olmasina ragmen sicaktan ve ters ruzgardan dolayi zorlu bir yolculuk oldu.
Yolun tam ortasinda iken o sicak da bir de suyumuz bitti, tam hersey burayq kadarmis, hoscakalin aevdikler diye dusunurken bir jandarma kontrol klnoktasi imdada yetisti, ben de hemen " jandarma biz sosyalisti, yalniz dostuz sana biz" diye basladim. Saniyorum o yuZden bana buz gibi, Birkan'a kan gibi su verdiler, icimden soylemisim halbuki.
Herseye ragmen Bodrum'a giris yasanmaya deger. Gerizekaliyim sanirim, gun guzelbitince guzel hatirliyorum:)
Sahil de guzel bir yemek sonra da iki saat surecek bir feribot yolculugu.
Karakoy mu kadikoy mu.oyle bir yerde indik (Karaköy), aksam ustu serinliğinde ve renginde cok keyifli kisa bir yolculuk ile Datca.
Sahil de gozleme, kisa bir tur ve uyku vakti...
Toplam Mesafe: 32 km
Rota: Güvercinlik Koyu -> Bodrum -> (feribot) ->Karaköy -> Datça
16 Haziran 2009 Salı
zaman:
11:49
6. Gün (16 Haziran 2009)
serkan: Hocam bugün böyle bitmemeli!
birkan: Bugün böyle bitmemeli..
Günümüz İbocan'ın Pizza Pansiyon'unda (!) 2 saatte Bodrum'a varmak üzere başladı. 2 saat sürmeyeceğini biliyorduk ama, bu kadarını da beklemiyorduk.
Akbükten tırmanmaya başladık, amacımız Kazıklı Kızılağaç üzerinden Bodrum ya da Güvercinlik körfezi.
Önce 5,5 km çoğu elde olmak üzere tırmandık! İyiydi güzeldi, bitti sandık. Baz istasyonlarından sonra Kazıklı Köyüne kadar indik, kahvede çayımızı içtik yola devam ettik, Gürçamlardan Kızılağaç'a kadar tekrar süründük, çoğu elde olmak üzere tırmandık. Bu arada yollar çok güzel, karaçam ormanları ve oldukça sık ama bu eğimde ve bu sıcakta tavsiye etmem.
Neyse, sonra sürüne sürüne yine Yiğit Aile çay bahçesinde gözlememizi yedik, bütün ayranları içtik, uyuduk, gitmek istemeye istemeye tekrar yola çıktık 15:00 gibi.
Sonrası yine unutmak istediğimiz anlar, tırmanış sürünme. Öyle ki bir ara düz yola çıktığımız halde ben elde taşıyorduk bisikleti, unutmuşum onun bizi taşıyacağını. Ama Kızılağaç'tan biraz sonraki 3-4 km lik iniş herşeyi unutturdu, tabi yenisini görene kadar. Ben hep yokuşlardan bahsediyorum ama, gerçekten bütün gün bunla geçti. Sonra 1 saat kadar daha arada asfalta yatmak suretiyle süründükten sonra iniş başladı, 3-4 km indik yine ama nereye? Sanırımn Konya'ya varmıştık, Birkan Karaman dedi, Çorum da olabilir. İsmini yazmayayım da, bir köy ve deresi bu kadar mı çirkin ve pis olabilir, olabilirmiş.
Taş ocağının da içinden geçerek can havliyle bastıkça pedallara bastık, en sonunda Bodrum Muğla yoluna bağlanabildik, havaalanı yokuşunu da son nefesle çıkıp Güvercinlik körfezine ulaştık, şimdi de her tarafı çiçek kokan Pitos Motel'de balık rakı !
Hak ettik.
Bugünin 19:30 a kadar olan kısmını silelim.
Şaka bir yana çevre yolunu kullanmaka daha mantıklı.
Toplam Mesafa:58 km
Rota: Akbük -> Kazıklı Köyü -> Gürçamlar Köyü -> Kızılağaç Köyü -> Avşar -> Güvercinlik
(yolda)
Besiktas Macka yokusunu bilenler bilir, onun dikliginde ve hic molasiz 5,5 km dusunun, Akbuk Kazikli yoluoluyor kendisi.
Yolu kabaca tajmin ettigimiz icin oldukca isteksiz basladik yola, tahmin ettigimizden daha fenaymis, 2 saatte tepeye ulastik..
15 Haziran 2009 Pazartesi
zaman:
13:47
5. Gun (15 Haziran 2009)
Yorgunlukla yazmak da zor oluyormus..
Uzun bi yolculuktu bugun, km sayaci 309'u gosteriyor..
Gun Lazogullari'inda 06:00 'da basladi. Gunun ilk saatlerinse yokus tirmanmak oldukca zorladi bizi, Agacli civarinda Dilek Dagini asmak icin 2 saate yakin tirmandik. Sonradinda Soke'ye kada dik bir iniş vardi. Bu arada allah varsa Soke'ye ayip etmis, arkadas, biraz özenilir ya, bir ilce bu kadar mi cirkin olur.
Soke'den sonra Didim'e ulasan iki yol var , biri dogrudan dümdüz Didim'e iniyor. Bizim gittigiz yol ise Güllübahçe üzerindem Didim'e ulasiyor. Biz de bu yoldan Akköy'de uzun bir mola ile once Didim'e ardindan da Denizkoy ve Akbük'e ulastik. Deniz Pizza Pansiyon'da guzel bir yemek sahilde guzel bir dinlenme ve İboCan ile sohbet...
Evlenir ve yine yalniz tatil yapabilirsem arkadaşın yanina gelip hesap odemeyecem, sozu var, hemen evleniyorum..
Aslinda bugun yazdiklarimi pireli sari kuşa (köpecik) ithaf edecektim ama unuttum, fotograglarda görürsünüz, bu tatli şey nerede ise 15 km bana takildi, ben de en son yokus demedim, bayır demedim bastim da öyle kaldi, salak bi de köşeleri icerden donuyordu arabalari gore gore.. Sanki biz bilmiyoruz :)
Uyku artik..
Toplam Mesafe: 112 km
Rota: Güzelçamlı -> Davutlar -> Söle -> Güllübahçe -> Tuzburgazı -> Akköy -> Yalıköy -> Denizköy -> Akbük
14 Haziran 2009 Pazar
zaman:
02:28
4. Gün 14 Haziran 2009
Bu gun icin soylenbilecek en guzel soz vay be..
Gune 7:15 gibi Dereli Campig'den basladik, uzun ama duz olan yoldan Kusadasina 8:30 gibi vardik, amacimiz bir bisikletci bulup Birkan'in tekerini tamir ettirmekti ama bir pazar gunu Kusadasi'nin bu saatte uyanacagini dusunmek buyuk bir saflikti.. Bir firinin onunde borek portakal suyu yapriktan sonra hizla yola koyulduk.. Oldukca keyifli bir yoldan koca koca seftalilerin arasindan 11 gibi Milli Parka ( Dilek Dagi Milli Parki ) Eglence de burada basladi, Milli Parkın girişinden 3-4 km sonra sağ tarafta, dünyanın en güzel manzaralı su deposu olduğunu düşündüğüm bir su deposu var. 2 saat kadar uzerinde uyuduktan sonra yola devam ettik.
Boyle laflari sevmem ama insan bir kere dilek yarimadasi milli parkindan gecmeli...
Yol boyunca sol taraf bir cok cesit agacin bulundugu dilek dagi var. Sol taraf ise deniz ve Sisam Adasi. Burasi tam bisiklet binmelik tam yurumelik tam bos bos durmalik bir yer, biz her bir manzara izleme terasinda durup yolculigun deydigine karat verdik. Renkler ve kokular insani kendinden geciriyor.
Yol boyunca İcmeler Aydinlik (aydinlik koyunda isletme ve duslar var, diğerlerinde de varmış sanırım...) vs seklinde plajlar var ve her bir plajda tesis dus vs var. Oglen yemegini 2-3 gibi Y.'un calistigi mekanda yiyip sallana sallana yavas yavas yola devam ettik, ne de olsa yol cok guzeldi ve burnu donup Doganbey'e varip orada kalacaktik. Hayaller onden giden Birkan'in iki jandarma'nin yaninda bankta oturur haldeki goruntusu ile yikildi. Dilek Yarimadasi'nin etrafindan giden yol kapali imis, askeri bolge !
Gizlice gecsek ilerde karakol varmis iki tane, radar vs tehlikeli isler..
Donduk.
Bundan sonra nirkac olasilik vardi, Milli Park'in icinde kalmak, Kanyon'dan Eski Doganbey uzerinden dagj asmak, geri donmek vs. Once Kanyon'un onune gittik soyle birbbaktik. Kanyon yuruyus ve bisiklet binmk icin cok guzel bir rota, yaklasik 15 km lik dogal zenginligi yiksek bir rota imi. Ancak hem dagi asip asmadigindqn emin olamadigimiz icin hem de saatin ilerlemwinde oturu bundan vazgectik.
Aklimiza Diyarbakirli dgerli arkadaiminiz Y. geldi. Koya indik hmen inerkn de jandarmayi gorduk ve Milli Park icinde konaklanmayacagini kesin olatwk ogrenmea olduk!
Asagi indik, durumu anlattik, Y. kalmanin ksinlikle yasak oldugunu ama bize bir gezullik yapacagini soyledi. Birkan ve Y. plajdan ileri dogru gidip geldiler, biz de yemegizi yiyip gidecektik. Bu arada fotograflarini gorebileceginiz domuzcuk( ! ) copu devirerek vize merhaba dedi, biz de dueunun biraz daha ayordine vardik. Biz yine de caktirmadan yapiya dogru gidip iceri girdik, tabi domuzlarin qrqsindan gecerek. Yapi pencresiz, pis bir eski tesis yapisi idi, biraz bakindiktqn sonra Domuzlar tarafindan yenmemek ve jandarmq tarafibdab milteci sanilarak eZilmemek ! ivin gitmeye karar verdik.illi Park'in ana yoluna cikana kadar yaklasik 20-30 domuz ve domuzcuk (fotoflgraflara bakiniz) gorduk, neyseki toklardi sanirim. Hqzir gelmisken diyip gunesi Sisam'in ardina yolcu edip millipark kapisina dogru koyulduk. 'Ruzgarin insanin yuzune carpmasi' guzeldir ya, o agaclarin kokusunun denizin, yunan adalarinin kokusunun batan gunes ile carpmasi bambaska imis.
Bir ara da su dunyanin en guzel! su deposinda kalmayi duzunduk tepesine cadie kurup ama, 'knsan hayati cok da zorlamamali' diye dusunduk.
Milli Park'in hemen cikisin da Lazoglu Camping 06 ! diye bir yer gorduk. Bizi kapida Suzi Hanim karsiladi. Sizi Hanim'dan Birkan bahswder belki ama, denize 5m mesafede gurul gurul dalha sesleri ile oturmak hayal kurmak baskasi ile orada olmayi hayal etmek,uzanmak, uyumak, ezilecek! multecileri kovalayan helikopterleri izlemek..
Aklim orada kaldi.
(bu arada sicak su yok etraf da pek kirli.. Ama hayayimda konakladigim en iyi yerlwrden biri..)
Gun boylelikle basladigimiz yerden 30 km kadar otede, ama hafizamiza kaydettigimzi muhtesem kareler ile tehlikeler ile bitmis oldu, iki gün uyumak vardi orada..
Toplam Mesafe: 55km
Rota: Selçuk -> Kuşadası -> Davutlar -> Güzelçamlı -> Milli Park -> Tekrar Güzelçamlı