İkinci gün terli terli su içilmez sözünü unuttuğum için güne boğaz ağrısı ile başladım, saat 7:30 bigi yola çıkabildik.
32. km'de, Ahmetbeyli'de dondurmalı, biralı, kuru fasulye pilavlı, taverna müziklerinin en başarısız müzisyenlerce icra edildiği müzüklerin arasında uzun bir mola verdik. Denize de girmey düşünüyorduk ama, insan plaja bu kadar mı ilgisiz olur, bu kadar mı kirletir, kirletebiliyormuş.
Sonra orada bilgisayarı bırakıp (neyse ki Birkan aldı!) yola devam ettik. Saat 2 de o yokuşları tırmanmak çok sağlıklı değilmiş, öğrenmiş olduk.
Neyse ki 37. km de imdadımıza milli parklar ve klaros mesire yeri yetişti. İlk tuzumuzu da burada yutmuş olduk. İniş güzeldi de, motoru olmayan hiç kimse o yokuştan çıkmamalı, heder olduk.
YOlun bundan sonrası çok keyifli idi, çam ağaçlarının arasında genellikle düz veya uzun hafif tırmanışlı. Özellikle Selçuk ayrımına gelirkenki 2-3 km lik yol yürünmeye bile değer, sağlı sollu yolun altında kalan ormanlar Kadınlar Ülkesini hatırlattı.
Selçuk girişinde buranın kavşağı bile güzelmiş diyip, Gülderen Abla'dan istihbarat topladık. Ben Selçuk'a bakıp biraz hüzünlendim, hatrına bir güzel şarkı dinleyip yola devam ettim.
Selçuk sapağından Pamucak 3 km. 2 yıl önceki Dikili girişini hatırlattı. Yolun düz inip de tam sola kıvrıldığı yerin biraz ötesinbde Dereli Kamping (0232 893 1205 dereli-ephesus.com) var, burada karavan çadır ve oda imkanları var. Son derece temiz, plajı çok güzel, restoranı da insanın kendini ödüllendirmesi için çok uygun.
Toplam Yol: 52 km
Rota: Ürkmez -> Gümüldür -> Özdere -> Selçuk Sapağı -> Pamucak
12 Haziran 2009 Cuma
zaman:
22:55
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder